• Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Hakkımda: Rakamların ve Parmaklıkların Ötesindeki Adam

Resmi Rapor: “Yakalandı.

Benim Gerçeğim: “Teslim Oldum.

Aradaki fark, 4 Eylül’de Antalya’da patlayan o sessiz kurşunun yankısında gizli.

Adım Çağatay Evyapan. Ama siz beni muhtemelen başka bir isimle, bir fısıltıyla, dijital dünyanın karanlık koridorlarında yankılanan bir lakapla duydunuz: ChaO. Bu web sitesi, o fısıltının ardındaki adamın, yani benim hikayemin resmi tutanağı, dijital arşividir. Yakında yayımlanacak olan kitabımda anlatılanların kanıtları, gölgelerin ve gerçeklerin buluştuğu yer burası.

Her şey, çocuklukta başlayan o iflah olmaz merakla başladı. O zamanlar ne “hacker” vardı ne de “siber suç”. Sadece içini açtığımda artan vidalarıyla beni her defasında şaşkına çeviren bir duvar saati, sesin şiddetiyle ışıkları dans eden büyülü “vumetre” devreleri ve o devreleri bir hurda yığınına çevirene kadar pes etmeyen bir çocuk vardı. Zihnim, ezber bilgiyi bir yabancı madde gibi reddediyordu; bu yüzden okul hayatında zirvelere oynamam pek mümkün görünmüyordu. Benim üniversitem, Kadıköy’deki o Elektronikçiler Çarşısı’nın lehim kokulu dehlizleriydi.

Sonra makineler değişti. Commodore 64K, Amiga 500…. Assembly’nin o keskin mantığıyla, başkalarının kodları arasında bir dedektif gibi gezinirken, aslında kendi öğrenme metodumu keşfettiğimi bilmiyordum: Bir konuyu ya en derinine kadar biliyor ya da zerre kadar haberdar olmuyordum. Bu tutku beni önce “ilkel hack”lere , sonra ankesörlü telefonları susturan “Dialer”ıma , oradan da BlueBox’ın ve uluslararası telefon hatlarının dipsiz kuyusuna sürükledi. Teknoloji, benim için bir amaç değil, sistemin sınırlarını zorlamak, ona farklı bir görev yüklemek için kullandığım bir “dijital levyeydi”.

İş hayatına atıldım, UBS Yazılım’ı kurdum, TrueStep ile borsanın kalbine girdim. Bir yanda saygın bir iş adamı, diğer yanda ise geceleri modemlerin cızırtısında, dijital okyanuslarda gezinen ChaO. Bu ikili hayat, ihanetin o soğuk yüzüyle tanışana kadar bir şekilde devam etti. İzmir’deki o meşhur tuzak, sadece özgürlüğümü değil, “arkadaşlık” kelimesine olan inancımı da benden aldı. Bahattin… O dürümü yerkenki soğukkanlılığı, bugün bile zihnimde taze.

Sonrası, Türkiye’nin dört bir yanına uzanan 23 senelik bir “paket olma” serüveni:

  • Bayrampaşa Özel Tip Kapalı Cezaevi
  • Paşakapısı Kapalı Cezaevi
  • Buca Kapalı Cezaevi (Buca Palas)
  • İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi
  • Burhaniye Kapali Cezaevi
  • Çanakkale E Tipi Kapalı Cezaevi
  • Tekirdağ Kapalı Cezaevi
  • Çorlu Kapalı Cezaevi
  • Kartal H Tipi Kapalı Cezaevi
  • Kastamonu E Tipi Kapalı Cezaevi
  • Sivas E Tipi Kapalı Cezaevi
  • Sivas Gürün Kapalı Cezaevi
  • Ankara Ayaş Açık Cezaevi
  • Maltepe 1 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi
  • Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi
  • Metris 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi
  • Maltepe 2 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi
  • Tekirdağ 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi
  • Tekirdağ Açık Cezaevi
  • Ümraniye E Tipi Kapalı Cezaevi
  • Afyonkarahisar 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi
  • Manisa 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi
  • Van 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi

Bu duvarlar arasında, “hukuk” denen şeyin nasıl bir pazarlık konusu olabildiğini , adaletin bazen en adaletsiz yerlerde, kendi “raconuyla” tecelli ettiğini gördüm. İki kez firar ettim, iki af yasasından ve bir TCK değişikliğinden faydalandım. Nihayet, 3 Mart 2025’te denetimli serbestlikle o demir kapıdan çıktım. Ama “özgürlük” denen şey, şimdilik geceleri ev hapsi, her gün karakola atılan bir imza ve kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalışmaktan ibaret.

Peki bu site neden var?

Çünkü resmi tarih, kazananların veya gücü elinde tutanların yazdığı bir masaldır. Ben ise kendi tarihimi, kanıtlarıyla yazıyorum. Bu web sitesi, kitabımda okuyacağınız olayların ardındaki belgeleri, bilgileri ve ham verileri bulacağınız yerdir. ByLock’un aslında reddettiğim bir projenin nasıl aciz bir kopyası olduğunu , bir “Kültür Ataşesi”nin gerçekte ne anlama geldiğini ve en önemlisi, bir insanın en büyük zaferinin değil, en büyük trajedisinin onu nasıl teslimiyete götürdüğünü kanıtlarıyla göreceğiniz bir laboratuvardır burası.

Gerçek, kanıt ister. Kanıtlar burada. Hikâye ise yakında…

Hoş geldiniz.